Antalya’nın Kumluca İlçesi’nde doğduğu Dereköy’den başlayıp denize kadar 70 kilometre uzunluğa sahip Alakır Nehri ve beslediği Alakır Vadisi’ne ilişkin Danıştay 14’üncü Dairesi’nden yaşam savunucularına iyi haber geldi. Danıştay 14’üncü Dairesi, Alakır Nehri’nin doğduğu yerden denize döküldüğü yere kadar Alakır Vadisi’nin birinci derecede doğal SİT alanı olduğu yönünde, Antalya 3’üncü İdare Mahkemesi’nin verdiği kararı onadı.
ÇED olumlu raporları geçersiz
Antalya 3’üncü İdare Mahkemesi’ne açılan davada ilk olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 23 Şubat 2010 tarihli bölgenin doğal SİT alanı olmadığı kararının hukuka aykırı olduğu; kültürel, doğal, çevresel ve sosyal değerler ile kamu yararına uyarlılık bulunmadığı iddia edilerek iptali ve yürütmenin durdurulmasını istedi. Birgün Gazetesi'nin haberine göre, davanın avukatlarından Aynur Rüzgar Gökçe: “Alakır Vadisi’nde 8 tane zincir HES için bu kararı almaya çalıştık. Havzanın tamamı bir bütün olarak Akdeniz’in tür ve genetik çeşitliliği açısından doğal bir sit özelliği gösteriyor. Bu da genel olarak SİT alanı ilan edilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Orada kurulan HES’lerin almak zorunda olduğu ÇED (raporlarında bu vadilerin herhangi bir özelliği olmadığına ilişkin bir değerlendirme yapılmıştı. Oysa ki, SİT alanı özellikleri gösterdiği için Ek-5’teki duyarlı alanlara giriyor (tabiat ve arkeolojik korunması gereken alanlar) ve HES’lerin duyarlı alanlarda kurulmaması gerektiği ve iptal edilmeleri açısından önemli bir karar bu.Yapılan ve faaliyete geçen HES’lerin Çevre Etki Değerlendirme Raporları artık geçersiz sayılması gerkiyor. Onlar sit alanında yapılan HES’ler olarak almadılar izinleri. Onlar çevreye etkisinin olumsuz olmadığı yönündeki raporlarla bastırdılar, oysa ki sit alanında yapılacak HES’lerin değerlendirmesi çok farklı yapılması gerekiyor.
Danıştay'ın kararı yetmiyor
Avukat Gökçe şimdilik Danıştay kararının yetmediğini ve bu kararla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bağlı Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvurarak bölgenin Danıştay kararı doğrultusunda SİT ilan edilmesini talep edeceklerini açıkladı. Gökçe: “Çevre dernekleri ve yöredeki yaşayanların imzalarıyla ilgili Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvuracağız. Çünkü Danıştay’ın kararı orayı tek başına sit ilan etmeye yetmez. HES’lere izin veren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nün aynı zamanda SİT kararını ilan etmede yetkili kurum olması bizim işimizi zorlaştırıyor. Ancak Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu mahkeme kararı uygulayarak SİT kararını ilan etmek zorunda.” dedi.