Hükümetin bu yıl yapılacağını açıkladığı ve ‘Çılgın Proje’ olarak nitelendirdiği Kanal İstanbul Projesi, bölgede arsa fiyatlarında spekülasyona yol açtı. Bazı kişiler, İstanbul’un Çatalca ve Arnavutköy mevkilerindeki tarlaları çok ucuz fiyata satın alıyor. Bu civarlardan arsa almak isteyen vatandaşlara, “Kanal İstanbul projesi bu alanı kapsıyor”, “Hızlı trenin güzergahı burası” diyerek kağıt üstünde parsel satıyor. Projenin gizlilik içermesi nedeniyle tam güzergâh hâlâ belli değilken, bölge bazında fiyatlar projeden önceki halinin 10 kat üzerinde seyrediyor.
Zaman'ın haberine göre, İstanbul’un trafiğinden ve karmaşasından kaçmak için söz konusu bölgede küçük bir arsa almak istediğini ve emlakçılara başvurduğunu anlatan Selim Can, dolandırılmaktan son anda kurtulduğunu anlatıyor. Selim Can, “Konuştuğum birçok emlakçı, ‘tanınmış işadamlarının hepsi buradan arsa alıyor’ gibi sözlerle bizi ikna etmeye çalıştı.” diyor. Bu civarda imar izni olmadığını ve söz konusu bilginin saklanarak masum insanların dolandırıldığını anlatan isminin açıklanmasını istemeyen bir emlakçı ise sadece vatandaşların değil bazı müteahhitlerin de bu yolla kandırıldığına dikkat çekiyor. Aynı emlakçı yolun, suyun olmadığı, mevcut değeri 5-10 bin lira olan arsaların şu an 150 bin liraya kadar satıldığını anlatıyor.
Gayrimenkul Hukuku Enstitüsü yetkilileri, Türk Ceza Kanunu’nun 237. maddesine dikkat çekiyor: “Yalan haber veya hileli yollarla fiyatları artıran kişiler 2 yıla kadar cezalandırılır. Eğer bu kişiler kamu görevlisi iseler ayrıca cezalandırılırlar.” Avukat Ali Yüksel, spekülasyon yapan kişilerin, borsada olduğu gibi cezalandırılması gerektiğini vurguluyor. Av. Yüksel, devlet kurumlarının Kanal İstanbul güzergahıyla ilgili yaptığı farklı açıklamaların kafa karışıklığına yol açtığını da belirtiyor ve ekliyor: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kanal güzergahını Karaburun, Arnavutköy, Sazlıdere hattından Küçükçekmece’ye inecek şekilde açıklarken, Karayolları Genel Müdürlüğü’nden ise kanal Durusu bölgesinden başlayıp Yassıören’den Kavaklı’ya inecek bilgisi basına yansımıştı. Her iki alanda da çeşitli incelemelerde bulunduk. Bölgedeki ilgililerin ve hak sahiplerinin şaşırmış durumda olduğunu gördük.”
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün bu güzergâhı açıklamaya yetkili olmadığı düşüncesini paylaşan Av. Yüksel şunları anlatıyor: “Yapılacak olan bir kanal olup bu kanal güzergâhını Ulaştırma Bakanlığı’nın açıklaması gerekir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı planları yapıyor, ama yatırım Ulaştırma Bakanlığı’nın. 3. Köprü ise Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün. Yetkili kurum dışında yapılan açıklamaların arsa spekülasyonunu artıracağını düşünüyoruz. Bu sakıncalı. Mart 2013’te gazetelerde ‘Kanal İstanbul Küçükçekmece, Başakşehir, Arnavutköy hattından geçecek’ şeklinde haberler çıkmıştı. Bu haberleri resmi makamlar yalanlamadı. Şubat 2013’te İstanbul Metropolitan Planlama kaynaklı açıklamalarda Kanal’ın Selimpaşa–İnceiz-Gökçeali-Kızılcaali-Çanakça-Dağyelice-Karacaköy hattından geçeceği basına sızdırıldı. Her açıklamanın ardından yoğun şekilde bölgede arazi satışları yaşandı. Bu bölgede yerli yabancı birçok yatırımcı mağdur edildi. Yeni açıklamalarla mağdur olmaya devam olunacak. Güzergahtaki belirsizlik kötü niyetli spekülatörlerin bir bölgeyi kanal yerine yakın gösterip fiyatları artırması ve oradan rant elde etmesine yol açıyor.”
Bölgede arazi almak riskli yatırım
Kanalın inşası için idarenin alandaki taşınmazları kamulaştıracağını kaydeden Gayrimenkul Hukuku Enstitüsü yetkilileri şunları kaydetti: “Kamulaştırma bedelini idare re’sen kendi tayin edeceği için yüksek fiyatla buralardan gayrimenkul almış olanlar, ödediklerini bulamayabilir. Çünkü idare öncelikle kamulaştıracağı yere bir değer tespiti yapacak ve değer tespitini mülk sahibine bildirmeden uzlaşma için davet edecek. Önereceği bedel düşük olacağından mahkemeye gidilecektir. Mahkeme 3-4 yıl sürecektir. Davayı kazandıktan sonra devlet bedeli ödemek zorunda değil çünkü mahkemeden alınan karar sadece ‘bedel tespit’ kararıdır. Karar kesinleştikten sonra idareye paranın ödenmesi için başvurulacak. İdarenin o yıla ait bütçesinin yüzde 2’si kadar bir pay ayrılıyor, bu pay tüm hak sahiplerine sıraya konuyor ve sıra ne zaman gelirse ödenmeye çalışılıyor. Hak sahipleri düşük bedeli kabul etmezse 6-10 yıl içinde alacaklarına kavuşabilir. Bölgede arazi sahibi olmak riskli.”