Valilik Mahkeme Kararını Yok Saydı
Bakanlık Usulsüzlüklere Yaptırım...
Diyarbakır'da Petrol Keşfedilen...
10 Projeden 9’unda ‘Sakınca’ Görülmedi
Meclis İklim Komisyonunda...
İzmir’de 2 bin 544 Projeye...
606 Maden Sahası Tekrar İhaleye Çıkacak
"Kırgızistan ile Madencilik...
Anadolu Maden Şirketlerine Teslim
Maden için Tarım Arazilerine El Konacak
Sandras Dağları’na 12 Maden...
Yatağan’da Toz ve Duman Bitmiyor
ÇED Kararı 4 Hektarla Değişti
Madenin Atık Deposunda Göçük
Söke’de Madene Geçit Yok
Hekimhan’da Altın Arama Ruhsatına...
Çukuralan için Yeniden Harekete Geçtiler
Türkiye’de 133 Altın Madeni...
"Sandras Ölürse Muğla Ölür"
Sandras Dağı Tehlikede
Antik Kent Yakınındaki Limana...
Ormanda Madene Yine ÇED Gerekli Değil
Halkın İstemediği Projeye...
Sayıştay Raporları, ÇED Usulsüzlüklerini...
Kalker Ocağına ÇED Gerekli Değil
Antik Kentte “ÇED Gerekli Değil”
Madencilik ve Petrol’e ÇED Gerekli Değil
Planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde ya da olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi için yürütülen çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) sürecinin, 1993 - 2020 yılları arasında verilen kararlara göre en çok petrol ve madencilik alanında işletilmediği ortaya çıktı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın istatistiklerine göre, ilk ÇED Yönetmeliği’nin yayımlandığı 1993 yılından 2020 yılı sonuna kadar 6 bin 118 “ÇED olumlu”, 61 “ÇED olumsuz”, 65 bin 934 “ÇED gerekli değildir” ve 1134 tane de “ÇED gereklidir” kararı verildi. “ÇED olumlu” kararlarında en büyük payı yüzde 28 ile petrol ve madencilik sektörü aldı. Diğer sektörler arasında atık - kimya, enerji, tarım - gıda ve ulaşım - kıyı da var. “ÇED gerekli değildir” kararlarında en büyük payı yüzde 49 ile yine petrol ve madencilik sektörü aldı. Cumhuriyet’ten Hazal Ocak’ın haberine göre; İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “Sadece belirlenen formata uygunluğu incelenen ÇED Raporları ve Proje Tanıtım Dosyaları nedeniyle orman, tarım, mera, dere, göl ve deniz ekosistemleri ile projelerin etki alanları içindeki insanların olumsuz etkilendiği”ni söyledi. Tolunay, orman alanlarında yapılacak projeler için Orman Genel Müdürlüğü’nün izin vermesi gerektiğine dikkat çekerek “2020 Ekim ayı sonuna kadar madencilik için orman vasfını kaybeden orman alanı miktarı 141 bin hektar kadar. Enerji yatırımları için kaybedilen orman alanlarına dair ise sadece 2012-2020 arasında 122 bin 385 hektar ormansızlaşma gerçekleşmiştir. Aynı dönemde madencilik faaliyetleri için kaybedilen orman alanı 82 bine 432 hektardır. Son 9 yılda tamamı ÇED sürecine tabi enerji ve madencilik faaliyetleri için 200 bin hektardan daha fazla bir orman alanı yok olmuştur. Yok olan tarım, mera alanları ile dereler ve göllerin sayısı ise bilinmemektedir.” dedi. ÇED sürecinin yatırımların önünü kesen bir prosedür olarak görüldüğünü belirten Tolunay, “ÇED bürolarının rapor bedellerini yatırımcı firmalardan almaları tarafsız ve doğru bir rapor hazırlanmasını engelliyor. Raporlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yeterince incelenmiyor. Taahhüt edilen önlemlerin yeterliliği sorgulanmıyor. İnşaat ve işletme aşamasındaki izleme çalışmaları yetersiz kalıyor.” diye konuştu. Haberin tamamına linkten ulaşılabilir. |